<![CDATA[Kim Psikoloji. NET]]>https://www.kimpsikoloji.net/blogRSS for NodeSun, 19 May 2024 22:20:20 GMT<![CDATA[MISOPHONIA (MİSOFONYA) NEDİR?]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/misophonia-msofonya-nedr65df64b0194b2fbe34246e78Sun, 03 Mar 2024 16:38:08 GMTAtike Gülsüm Demiralan Misofonya; duyma bozukluğu değil, duyma ile ilgili bir algı bozukluğudur. Diğer ses hassasiyet biçimleri arasında Hyperacusis (ses, tip ve yoğunluk gibi belirli fiziksel özellikler nedeniyle sesin olumsuz şekilde reaksiyona girmesi) ve fonofobi (belirli seslerin korkusu) yer alır.  Özellikle diğer insanlar tarafından yapılan ağız (yemek yerken çıkan sesler, sakız çiğneme), burun sesleri (nefes alma, koklama, üfleme) ya da parmaklarla (yazı yazma, masaya vurma) gibi özel seslere yoğun duygusal reaksiyonlarla örn; öfke, kaygı, tiksinti ve kaçınma davranışı ile karakterizedir.  Bu durumun sürekliliğinin artmasıyla birlikte misofonya rahatsızlığı ortaya çıkar. Hiperakuzi (çevredeki tüm seslerden rahatsız olan hastalara denir) hastalarının kulak hassasiyetiyle ilgili sıkıntısı (dinamik aralığın/dynamic range azalması) varken; misofonya hastalarının sadece belirli seslere psikolojikmen hassasiyetleri vardır. Bu nedenle birbirleriyle karıştırılmamalıdırlar. Misofonya, ilk kez 2001 yılında Jastreboff tarafından tanımlanmıştır. Ancak günümüze kadar ruh sağlığı alanında yeterince tanınmamıştır.

 

MİSOFONYA ‘NIN BELİRTİLERİ NELERDİR?

 

  Misofonya hastalığı, öfke ve anksiyete sonucunda şiddetli bir şekilde meydana gelmektedir. Kişinin seslere karşı biriken öfkesi bu duruma sebep olabilir. Kişinin çevredeki seslere karşı rahatsız olma durumu günden güne daha da artabilir. Bu birikmeyle birlikte misofonya rahatsızlığı kişide görülür. Bu kişiler genellikle kalabalık ortamlardan kaçan, az konuşan ve çoğunlukla evinde olmayı tercih eden insanlardır.

Bazı araştırmalar misofoni rahatsızlığının dünya nüfusunun yaklaşık %20 sin’de görüldüğünü ortaya çıkarmıştır. Ortalama her 10 insanın 2’sinde misofonya sendromuna rastlamak mümkündür. Bu sendroma sahip olan bireylerin duyum için algıda seçicilik özellikleri, diğer insanlara göre daha fazladır. Bu sebeple çok kalabalık ortamlarda bile ritmik sesleri kolaylıkla işitebilirler.

Misofonyaya rastlanılıp rastlanılmadığını saptamak için uzmanlar semptomların bir tıbbi problemin olup olmadığını, bir ilaca veya başka bir maddeye tepki verip vermediğini araştırıp, zihinsel problemlerin veya işitsel bozukluklarını dışlaması gerekmektedir. Misofonyaya rastlanılan kişiler genellikle tetikleyici sesleri boğmak için kulaklık takmayı veya rahatsız edici sesleri taklit etmeyi tercih ederler.

 

MİSOFONYA’NIN TEDAVİSİ NEDİR?

 

  Misofonya’nın bilinen özel bir tedavisi yoktur. Ancak bu vakalarda birtakım ilaçlardan yardım alınabilir. Lakin ilaçların etkisi geçici rahatlık vereceği için psikolojik tedavi (BDT) alınması şarttır.

  Bir yandan da rahatsızlık duyulan seslere karşı alıştırma çalışmaları yapılarak hassasiyet eşik değerleri yükseltilebilir.

 

MİSOFONYA’DA VAKA ÖRNEĞİ

 

Bayan X, 20 yaşında, bekar, üniversite öğrencisi, Trabzon doğumlu, ailesiyle aynı ilde yaşıyor.

Hasta annesiyle birlikte moralsizlik, keyifsizlik, ders çalışamama, dikkatini odaklamada zorlanma, sinirlilik, aşırı titizlik yakınmalarıyla birlikte psikiyatri kliniğine başvurmuştur. İlk farkındalık orta okul yıllarında titizlik, sağlıkla ilgili yoğun kaygılar, ailesine kötü bir şey olacağı endişesi şeklinde başlamıştır. Annesiyle aynı yatakta, aynı odada yatmak istiyor, Annesinden ayrılmak istemiyordu. O dönem annesi tarafından çocuk ve ergen psikiyatristi polikliniğine götürülen Bayan X, bir süre düzenli ilaç kullanmış ve yakınmaları azalmıştır. Lise yıllarında ise üniversite sınavına hazırlandığı sırada sınavla ilgili yoğun kaygı, sınavda başarılı olamayacağı endişesini yoğun bir şekilde yaşamıştır. Liseyi dereceyle bitiren Bayan X, ilk girdiği sınavda istediği bölümü kazanamamış ve büyük bir hayal kırıklığına uğramıştır. Bir süre evden hiç dışarı çıkmamış hatta arkadaşlarıyla hiç görüşmemiştir. İkinci yıl girdiği sınavda başarılı olmuştur. Ailesinin bulunduğu şehirdeki üniversitede istediği bölümü okuma hakkı kazanmıştır. İlk yıl okula, derslere uyum sorunu yaşamış, bütünleme ile sınıfı geçmiştir. İkinci yıl dersleri takipte zorlanmış ve okul başarısı düşmüştür. Sürekli olarak sınavlarda başarılı olamayacağını düşünmüş, içe kapanma, uyku düzensizliği, keyifsizlik ve takıntı türü düşünceleri olan hasta annesiyle birlikte değerlendirilmiş ve OKB tanısı konulmuştur. Ve ona uygun tedavi başlamıştır. Bu tedavi yaklaşık 1 yıl sürmüştür. İştah artmış ve kilo alımı olmuş olan hastanın yakınmalarında düzelme olmamıştır. Okuluna bir dönem ara vermiş olan Bayan X, aynı zamanda terapilerine düzenli olarak devam etmiştir. Bayan X ile yapılan ikili görüşme sırasında ergenlik döneminden bu yana bazı seslerden rahatsızlık duyduğunu ve son üç yıldır durumun çok arttığını ve yaşamını olumsuz etkilediğini belirtti. Özellikle başkalarının sakız çiğneme, ağız şapırdatma, telefonunun mesaj sesinden, kalemle yazı yazarken çıkan sesten, teşbih çekilmesinden vb. sırasında çıkan sesten rahatsız olan Bayan X, ‘’ayrıca kuralsız çıkarılan her ses beni etkiliyor. Bu nedenle evden çıkmak istemiyorum.’’ Dedi. Son iki yıldır babasının yemek yerken ağzını şapırdattığı gerekçesiyle aynı sofrada yemek yemediğini, geceleri odasında tek başına yatmadan önce yemek yediğini, okulda tuvalet için sadece belirli mekanları kullanabildiğini belirten Bayan X, bu yıl daha sessiz olan çalışma odasının kapatılması nedeniyle okulda ders çalışamadığını, arkadaşlarının sakız çiğnemesinden etkileneceğini bildiği için kantine/lokantaya gidemediğini, rahatsız olduğu sesleri duymamak için sürekli olarak kulaklık kullandığını, kulaklıktan yüksek sesle müzik dinlediğini ifade etti. Bazen kulaklığıyla derse katıldığı için hocasını dinleyemediğini hatta bir keresinde hocasının dersten çıkarttığını anlattı. Artık her şeyde aşırıya kaçtığını ve etrafındaki insanları üzdüğünü düşünerek kendini suçlamıştır. Yapılan görüşmeler sonucunda asıl rahatsızlığının misofonya sendromu olduğu anlaşılmıştır. Böylece ona göre uygun tedavi uygulanmaya başlanmış eskisine oranla daha az semptomlarla yaşamına devam etmektedir.

 




]]>
<![CDATA[Psikoloji Tutkunu musun? Bizimle Birlikte Yaz!]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/psikoloji-tutkunu-musun-bizimle-birlikte-yaz65db801d69acc345acc66664Sun, 25 Feb 2024 18:07:38 GMTAziz Koç


Sevgili Psikoloji Tutkunu,

kimpsikoloji.net olarak, psikoloji alanında tutkulu ve yetenekli yazarlarla birlikte çalışmak için heyecanlıyız! Eğer psikolojiyle ilgili deneyimlerinizi, bilgi ve gözlemlerinizi paylaşmayı seviyorsanız, işte size harika bir fırsat!

Neden kimpsikoloji.net?

  • Geniş Okuyucu Kitlesi: kimpsikoloji.net, geniş bir okuyucu kitlesine sahip dinamik bir platformdur. Yazılarınız, binlerce kişiye ulaşabilir ve psikolojiye ilgi duyanlarla etkileşim sağlayabilirsiniz.

  • Özgünlük ve Yaratıcılık: Yazılarınızda özgün düşüncelerinizi ve yaratıcılığınızı serbestçe ifade edebilirsiniz. Kendi deneyimlerinizi ve perspektifinizi paylaşarak okuyucuları etkileyebilir ve ilham verebilirsiniz.

  • Topluluk Desteği: kimpsikoloji.net, sizi destekleyen bir topluluğa sahiptir. Editörlerimiz, yazılarınızı inceleyerek geri bildirim sağlar ve gelişmenize yardımcı olurlar. Ayrıca, diğer yazarlarla etkileşime geçerek deneyimlerinizi paylaşabilir ve yeni bağlantılar kurabilirsiniz.

Nasıl Başvurabilirim?

Başvurunuz oldukça basit! Sadece aşağıdaki adımları izleyin:

  1. Başlık Önerisi: Başvurunuzda yazmak istediğiniz bir veya birkaç başlık önerisiyle birlikte bizimle iletişime geçin.

  2. Başvurunuzu Gönderin: Tüm bilgileri içeren başvurunuzu kimpsikoloji.net hesabınızda ki profiliniz kısmında gönderin ve biz size en kısa sürede geri dönüş yapacağız! Başvru Formu

Unutmayın!

kimpsikoloji.net, psikoloji alanındaki çeşitli konuları kapsayan yazılar arıyor. Sizinle birlikte, okuyucularımıza bilgi dolu, ilham verici ve keyifli içerikler sunmayı sabırsızlıkla bekliyoruz!

Hazır mısınız?

Bizimle Birlikte Yazar Olun ve Psikoloji Tutkunuzu Dünyayla Paylaşın!


  • Süreç Nasıl İlerliyor?

    İşte formu doldurduktan sonra yapmanız gereken adımlar ve ilgili başlık ve içerik yazısı:

    Adım 1: Formu Doldurun

    Başvuru formunu doldurduktan sonra, gönder butonuna tıklayarak başvurunuzu tamamlayın.

    Adım 2: Değerlendirme Süreci

    Başvurunuz, editörlerimiz tarafından incelenecek ve değerlendirilecektir. Başvurunuzun kabul edilmesi durumunda, size bir davet maili gönderilecektir. Davet mailinde, kimpsikoloji.net'e katılmak için gereken adımlar ve yönlendirmeler yer alacaktır.

    Adım 3: Daveti Kabul Edin ve Kayıt Olun

    Davet mailini aldıktan sonra, Wix üzerinden daveti kabul edebilirsiniz. Eğer daha önce Wix hesabınız yoksa, başvurduğunuz e-posta adresi ile Wix'e kayıt olmanız gerekecektir.

    Adım 4: Yazılarınızı Yazmaya Başlayın

    Wix hesabınıza giriş yaptıktan sonra, yazılarınızı yazmaya başlayabilirsiniz. Kimpsikoloji.net'in blog bölümüne erişerek, profilinize tıklayıp "Blog Yazıları" kısmını seçerek yeni içerikler oluşturabilirsiniz.

    Adım 5: Yazılarınızı Gönderin ve Paylaşın

    Yazılarınızı tamamladıktan sonra, yayımlamak için "Yayımla" veya "Gönder" butonuna tıklayabilirsiniz. Yazılarınız kimpsikoloji.net'in geniş okuyucu kitlesiyle paylaşılacak ve psikoloji tutkunlarıyla buluşacaktır.

    Unutmayın!

    Yazılarınızı oluştururken, okuyucuları etkileyecek, bilgilendirecek ve ilham verecek içerikler hazırlamaya özen gösterin. Özgün düşüncelerinizi ve deneyimlerinizi paylaşarak, psikoloji alanındaki topluluğa katkıda bulunun.


]]>
<![CDATA[Psikoloji Alanında Kariyer ve İstihdam Trendleri Türkiye'de 2024]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/psikoloji-alannda-kariyer-ve-stihdam65da29d1fe867371dd69fdf9Sat, 24 Feb 2024 17:47:24 GMTAziz Koç Psikoloji, günümüzde giderek daha fazla insanın ilgisini çeken ve önem kazanan bir alan haline gelmiştir. Türkiye'de de psikoloji mesleğine olan ilgi ve talep hızla artmaktadır. Bu yazıda, Türkiye'deki psikoloji alanında kariyer ve istihdam trendlerini ele alacağız ve gelecekteki beklentilere ışık tutacağız.

1. Psikoloji Alanında Kariyer ve İstihdam İstihdam Olanakları

Türkiye'de psikoloji alanında çalışma olanakları giderek genişlemektedir. Geleneksel olarak psikologlar, klinik ortamlarda, okullarda veya danışmanlık merkezlerinde çalışırlarken, son yıllarda iş olanakları çeşitlenmiştir. Özellikle kurumsal firmalar, insan kaynakları departmanlarında işe alım süreçlerinde ve çalışanların psikolojik sağlığını destekleme konularında psikologlara ihtiyaç duymaktadır. Bunun yanı sıra, online terapi platformlarının ve tele-psikolojinin yaygınlaşmasıyla birlikte çevrimiçi terapi hizmetleri sunan psikologlara olan talep de artmaktadır.

2. Uzmanlaşma ve Sürekli Eğitim Önemi

Psikoloji alanında uzmanlaşma ve sürekli eğitim, kariyer gelişimi açısından önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye'de, özellikle klinik psikologlar, çocuk ve ergen psikolojisi, klinik psikoloji, iş ve örgüt psikolojisi gibi alanlarda uzmanlaşarak rekabet avantajı elde etmektedirler. Ayrıca, psikologlar, mesleklerindeki gelişmeleri takip etmek ve yeni terapi teknikleriyle tanışmak için sürekli eğitimlere katılmaktadırlar.

3. Toplumsal Farkındalığın Artması

Türkiye'de toplumsal farkındalığın artması, psikolojik danışmanlık ve terapi hizmetlerine olan talebi artırmaktadır. Özellikle gençler arasında mental sağlık konularına yönelik farkındalık artarken, psikolojik destek arayışları da artmaktadır. Bu durum, psikologlara iş olanaklarının artması ve farklı hizmet modellerinin geliştirilmesi fırsatını sunmaktadır.

4. Teknolojinin Rolü

Teknolojinin gelişmesi, psikoloji alanında da önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye'de, tele-psikoloji hizmetlerinin ve çevrimiçi terapi platformlarının kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Bu, psikolojik destek hizmetlerine erişimi kolaylaştırmakta ve psikologların kapsamlarını genişletmektedir.

Sonuç

Türkiye'de psikoloji alanında kariyer ve istihdam trendleri, genişleyen iş olanakları, uzmanlaşma gerekliliği, toplumsal farkındalık ve teknolojinin rolü gibi faktörlerden etkilenmektedir. Psikoloji alanına ilgi duyanlar için, bu trendleri takip etmek ve kariyerlerini bu doğrultuda şekillendirmek önemlidir. Sürekli olarak güncel kalmak ve mesleki gelişim fırsatlarından yararlanmak, Türkiye'deki psikoloji alanında başarılı bir kariyer için kritik öneme sahiptir.


eğitim


]]>
<![CDATA[Psikolog Maaşları 2024 – Devlet ve Özel Klinik Maaşı]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/psikolog-maalar-202465da18c4bb34ae65fd3a0b0fSat, 24 Feb 2024 16:36:22 GMTAziz Koç Psikolog Maaşları Ne Kadar güncel bilgiyi paylaşıyoruz. Özel Klinik ve devlette psikolog 2024 maaşı ne kadar oldu işte detayları.

Devlette ve özel sektörde çalışan psikolog maaşları arasında önemli farklar bulunabilir. Özellikle mesleğe yeni başlayanlar için kamunun daha avantajlı olduğu söylenebilir. Bununla birlikte alanında bilgili ve deneyimli bir psikolog, özel sektörde uzun vadede daha yüksek rakamlar kazanabilir. Burada çalışanın kişisel gayreti ve azmi büyük öneme sahiptir.

2024 yılının ilk yarısı itibariyle kamuda yeni başlayan psikolog maaş 27 Bin TL olarak uygulanır. Bu rakam, çalışanın medeni hali ve memuriyet yılına göre 31 Bin 500 TL’ye kadar yükselebilmektedir. Özel sektörde ise bu miktarlar çoğunlukla asgari ücret etrafından başlamaktadır. Ayrıca ilerleyen yıllarda kazanılan mesleki beceriler ve bilgi birikimi doğrultusunda kamuda çalışan psikolog maaşlarının geçilmesi çok zor değildir.

Psikolog Maaşları 2024


maaşlar

Devlet sektöründe çalışan psikologların aldıkları maaşlar arasında kimi durumlarda farklar söz konusu olabilir. Burada özellikle hastanelerde çalışan psikologları ayrı tutmak gerekir. Adli psikolog maaşları veya sosyal hizmetler gibi kurumlara göre; hastanelerde çalışanların daha yüksek maaş aldığı bilinir. Çünkü hastanelerde görevli tüm personel gibi psikologlar da döner sermaye gelirinden yararlandırılır.

Bu sebeple hastanede çalışan psikolog maaşı, diğer kamu sektörlerine göre yaklaşık 3.500-5.000 TL fazladır. Buna göre hastanelerde görevli yeni başlayan psikologlara döner sermayeyle birlikte toplam 25 Bin TL ödeme yapılır. Diğer kamu sektörlerinde ise bu rakam 27 Bin 500 TL’nin altındadır.

İş özel sektöre geldiğinde ise hastane ile diğer sektörler arasında önemli farklar olmadığı söylenebilir. Özel hastanelerde de döner sermaye geliri vardır. Ancak hastane yönetimleri, psikolog maaşları hesaplarken bu geliri de maaşlarına ekleyerek hesap ederler. Özel sektörde psikologlar ortalama olarak 27 Bin TL ile işe başlarlar. Geçen yıllar ve edinilen deneyimlere göre bu miktar kamu sektörünü geride bırakabilir.

Uzman Psikolog Maaşları

Lisans mezunu psikologlarla kıyaslandığında uzman psikolog maaşları biraz daha fazla olduğunu söylemek yanlış olmaz. Aldıkları eğitim gereği zaten uzmanların daha yüksek alması beklenen ve istenen bir durumdur. Kamuda yeni başlayan uzman psikologlar 27.000 TL dolaylarında maaş almaktadır. Deneyimli olan uzman psikologlara ise ortalama 31.000 TL ödenebilmektedir.

Özellikle özel sektör göz önüne alındığında uzman psikolog maaşları üzerine etkili olan bir takım değişkenler bulunur. Bunlar arasında:

  • Mezun olunan üniversite

  • Uzmanlık bölümü

  • Bilinen yabancı dil sayısı

  • Mesleki tecrübe (yıl bazında)

  • Mesleki beceri

  • İletişim ve problem çözme becerileri

  • Sahip olunan eğitim sertifikaları (mesleki veya genel)

gibi faktörler bulunur. Kamuda ise yalnızca geçen yıl ve medeni hale göre maaşlarda değişiklik görülür.

Klinik Psikolog Ne Kadar Maaş Alır?

Klinik Psikolog olarak çalışan kişinin maaşı deneyim süresi, firma, yapılan işin kapsamı gibi birçok kritere göre değişiklik göstermektedir. Klinik Psikolog maaşı ortalama 38.900 TL civarındadır.

maaşlar 2024


]]>
<![CDATA[Yalnızlık Testi: Ne Kadar Yalnızsınız?Psikologlar Tarafından Geliştirilen Yalnızlık Testini Uygulayarak, Klinik Olarak Yalnız Olup Olmadığınızı Test Edebilirsiniz!]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/yalnzlk-testi65da152c5ace3aedaf675495Sat, 24 Feb 2024 16:24:55 GMTAziz Koç Bireylerin kurmuş oldukları ilişkilerde kendilerini yetersiz hissetmeleri veya yaşamış oldukları ilişkilerde tatmin edici olmayan sosyal yaşantılar içinde olmaları, yaşamlarını birçok yönden etkileyebilmektedir. Bu da bireylerin kendilerini toplumdan soyutlanmalarına ve yalnız hissetmelerine sebep olabilmektedir.

Yalnızlık, patolojik birçok zihinsel sorunun ve kişilik bozukluklarının ön hazırlayıcısı olarak bilinen, toplumların hepsinde yoğun olarak yaşandığı gözlemlenen bir gerçektir. Yalnızlık, genellikle toplumda fiziksel olarak tek başına olma durumu olarak bilinmektedir. Literatürde ise yalnızlık kavramı, genelde "bireyin yaşamakta olduğu sosyal ilişkiler ile yaşamak istediği ilişkiler arasında görülen farktan ve çelişkiden dolayı ortaya çıkarı, rahatsız edici, psikolojik bir durum" şeklinde ifade edilmektedir.

Bu nedenle yalnızlık, basit olarak görülen, fiziksel bir yalnız olma durumundan ortaya çıkan bir duygu değildir. Kişi, sosyal ilişkide bulunduğu kişiler ile beraber olduğu zaman da yalnızlığı yaşayabilir. Bu durumda yalnızlık duygusunun temelini, bireyin sosyal ilişkilerinin yetersizliği ve bu ilişkilerden alınan doyum düzeyinin düşük oluşu teşkil etmektedir denebilir.

Rokach[4] , yalnızlığı, evrensel bir fenomen olarak görmekte ve insanın, yaratıldığı günden beri bu duyguyu yaşadığını ifade etmektedir. Rolheiser[4] ise yeryüzünde yaşayan hiç kimsenin şu veya bu şekilde söz konusu yalnızlık duygusunu yaşamaktan ve bununla mücadele etmekten uzak olmadığını ileri sürmektedir. Weiss[5], Duygusal ve Sosyal Soyutlanma adlı teorisinde, yalnızlığın ortaya çıkmasında altı tip ilişkiden bir veya bir kaçının yetersiz olmasının etkili olduğunu öne sürmüştür. Bunlar:

  1. Bağlılık (Attachment): Bireyin kendini emniyet ve güven içinde hissedebileceği ilişkiler.

  2. Sosyal Entegrasyon (Social integration): Çevresindeki insanlar ile sosyal ilişkiler topluluğu oluşturmak.

  3. Yaşama Fırsatı/İmkânı (Opportunity for Nurturing): Bireyin başka insanların iyiliği, sağlığı için kendisini sorumlu hissettiği ilişkiler.

  4. Değer Verme (Reassurance of Worth): Bireyin yeteneklerinin, becerilerinin ve başarılarının farkedildiği. Önemsendiği ilişkiler.

  5. Güvenilir Uyuşma (Reliable Alliance): Bireyin yardım alabileceği ilişkiler.

Rehberlik (Guidance): Bireyin tavsiye, destek alabileceği ilişkiler.


Yalnızlığın, önemli bir boyutu da Moustakes tarafından ifade edilmiştir. Yalnızlığın üzerinde durulması gereken iki farklı boyut olduğundan bahseden Moustakes bunları, olumluluk ve olumsuzluk yönler olarak ele almıştır. Diğer bir boyut olarak da varoluşsal yalnızlık ile yalnızlık kaygısı arasındaki farklılığı ince bir çizgiyle belirten Moustakes[6], varoluş yalnızlığının, insan yaşamında kaçınılmaz bir durum olduğunu, insanın kendisi ile yüzleşme sürecinin içerdiğini ve benlik gelişimine katkı sağladığını belirtmektedir. Bu durumun tam tersi olan yalnızlık kaygısı, olumsuz bir yaşantı olup insanın insana yabancılaşmasına yol açmaktadır.

Brelim, yalnızlığın nedenlerini; sahip olduğumuz ilişkilerdeki eksikliklere, ilişkilerimizde istediğimiz gibi değişiklikleri yapamadığımıza ve kişisel özelliklerimize bağlamıştır. Brelim, bunları açıklarken, yaşamış olduğumuz ilişkilerdeki eksikliklerin sebeplerini Rubenstain ve Sliaver'in çalışmalarından almış olduğu aşağıdaki 5 faktörlere bağlamıştır:[8] 

  1. Yabancılaşma

  2. Birilerine bağlı olmama

  3. Tek başına olma

  4. Zorunlu ya da zorla soyutlanma

  5. Yerinden olma.

Bu bilgiler ışığında görüldüğü gibi yalnızlık ile ilgili farklı kişiler tarafından, değişik boyutlara göre çeşitli kuramsal görüşler öne sürülmüştür. Kuramları genel bir değerlendirmeye tabi tutmak gerekir ise sosyal ilişkiler ve ilişkilerden edinilen tatmin düzeyi boyutu üzerinde yoğunlaşılmıştır.


Yalnızlık


UCLA Yalnızlık Testi (3. Versiyon)

Aşağıda çeşitli duygu ve düşünceleri içeren ifadeler verilmektedir.[8] Sizden istenilen her ifade de tanımlanan duygu ve düşünceyi ne sıklıkta hissettiğinizi ve düşündüğünüzü her biri için tek bir harfi işaretleyebilirsiniz. (Yalnızlık testi tanı koyma amaçlı değildir).

  • Ben bu durumu HİÇ (H) yaşamadım: 0 puan

  • Ben bu durumu NADİREN (N) yaşarım: 1 Puan

  • Ben bu durumu BAZEN (B) yaşarım: 2 Puan

  • Ben bu durumu SIKLIKLA (S) yaşarım: 3 Puan

Teste Başla

(Yanınıza kalem ve kağıt alınız...)

  1. Birçok şeyi tek başıma yaparken mutsuz hissediyorum. (S) (B) (N) (H)

  2. Konuşacak kimsem yok. (S) (B) (N) (H)

  3. Bu kadar yalnız olmaya dayanamıyorum. (S) (B) (N) (H)

  4. Yoldaş/dost konusunda eksikliğim var. (S) (B) (N) (H)

  5. Kimsenin beni gerçekten anlamadığını düşünüyorum. (S) (B) (N) (H)

    1. Kendimi, insanlar beni arasın veya bana mesaj atsın diye beklerken buluyorum.(S) (B) (N) (H)

  6. Yüzümü dönebileceğim kimse yok. (S) (B) (N) (H)

  7. Artık kimseye yakın değilim. (S) (B) (N) (H)

  8. Etrafımdakiler, benim ilgi alanlarıma ve düşüncelerime sahip değiller. (S) (B) (N) (H)

  9. Dışlanmış hissediyorum. (S) (B) (N) (H)

  10. Tamamen yalnız hissediyorum. (S) (B) (N) (H)

  11. Etrafımdakilerle irtibat veya iletişim kuramıyorum. (S) (B) (N) (H)

  12. Sosyal ilişkilerim yüzeyseldir. (S) (B) (N) (H)

  13. Bana eşlik edecek birine hasretim. (S) (B) (N) (H)

  14. Kimse beni yeterince iyi tanımıyor. (S) (B) (N) (H)

  15. Diğerlerinden yalıtılmış hissediyorum. (S) (B) (N) (H)

  16. Bu kadar içime kapanık olduğum için mutsuzum. (S) (B) (N) (H)

  17. Yeni arkadaşlar edinmek benim için zor. (S) (B) (N) (H)

  18. Diğerlerinin beni görmezden geldiğini ve dışladığını düşünüyorum. (S) (B) (N) (H)

  19. Etrafımda insanlar var ama hiçbiri benimle değiller. (S) (B) (N) (H)

20 sorudan oluşan yalnızlık testi tamamladınız. Şimdi sıra geldi sonuçları değerlendirmeye. 


Yalnızlık


Sonuçların Yorumlanması

Bu testte alabileceğiniz en yüksek puan 60 iken, en düşük puan 0'dır. 60 puana yaklaştıkça yalnızlık duygunuz artış gösteriyorken, 0 puana yaklaştıkça yalnızlık duygunuz azalmaktadır.

Yalnızlık skorunuzu ölçmek tek başına bir ruhsal rahatsızlık olduğu anlamına gelmemektedir. Yalnızlık depresyon vb. birçok ruhsal rahatsızlıkta görülmektedir; ancak tek başına bir rahatsızlık değildir. Skorun yüksek olması size herhangi bir tanı koyma konusunda fikir vermez. Ancak skorun yüksek olması halinde neden yalnız olduğunuzu ve bu durumdan nasıl kurtulacağınızı düşünmeniz gerekebilir. Bu sorunla mücadelede kendinizi güçsüz ve çaresiz hissediyorsanız, ruhsal destek almanızın zamanı gelmiş demektir. Zaman geçirmeden bir psikolog veya psikiyatrist ile görüşmenizi tavsiye ederiz.



]]>
<![CDATA[KimPsikoloji.net Eğitmen Platformu: Yeteneklerinizi Paylaşın!]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/kimpsikoloji-net-e%C4%9Fitmen-platformu-yeteneklerinizi-payla%C5%9F%C4%B1n65d1031eb1565962cdb1c0d9Sat, 17 Feb 2024 19:08:47 GMTAziz KoçMerhaba Değerli Eğitmen Adayı,

KimPsikoloji.net olarak, ruh sağlığına yönelik eğitimlerin önemini kavramış ve bu alanda yetkinliklerinizi paylaşmak isteyen herkesi platformumuza davet ediyoruz. Siz de ruh sağlığı alanına katkıda bulunmak ve uzmanlığınızı geniş kitlelerle paylaşmak istiyorsanız, doğru adrestesiniz!

Neden KimPsikoloji.net Eğitmen Platformu?

  • Geniş Kitlelere Ulaşın: KimPsikoloji.net, geniş ve çeşitli bir kitleye sahip olan bir platformdur. Siz de burada eğitmen olarak yer alarak, uzmanlığınızı daha geniş kitlelere ulaştırabilirsiniz.

  • Eğitim İçeriğinizi Paylaşın: Platformumuzda, uzmanlık alanınıza göre hazırladığınız eğitim içeriklerini paylaşabilirsiniz. Test eğitimleri, Ekol Eğitimleri gibi konularda eğitim materyallerinizi ve ders planlarınızı öğrencilerle buluşturabilirsiniz.

  • Sınavlar Hazırlayın ve Sertifika Kazanma Fırsatı Sunun: Her eğitim için öğrencilere sınav hazırlayabilir ve başarılı olanlara Ruh Sağlığı Derneği onaylı katılım sertifikası kazanma fırsatı sunabilirsiniz. Bu, öğrencilerin motivasyonunu artırırken, sizin de katkınızı resmi bir şekilde belgelemektedir.

  • Topluluk Katkısı: KimPsikoloji.net, bir topluluk olarak bilgi paylaşımını teşvik eder. Siz de bu topluluğun bir parçası olarak bilgi ve deneyimlerinizi paylaşabilir, diğer eğitmenlerle etkileşimde bulunabilirsiniz.

Nasıl Başvurabilirsiniz?

Eğitmen başvuru süreci oldukça basittir. Tek yapmanız gereken, sitemizde bulunan Eğitmen Başvuru Formu'nu doldurmak ve uzmanlık alanlarınızı, eğitim içeriklerinizi ve deneyimlerinizi bizimle paylaşmaktır. Başvurunuzun değerlendirilmesi için gerekli adımlar en kısa sürede tamamlanacaktır.

Eğitmen Olmak İçin Hazır Mısınız?

Eğer ruh sağlığı alanında uzmanlığınızı ve deneyimlerinizi paylaşmak için hazırsanız, KimPsikoloji.net Eğitmen Platformu'na katılarak siz de topluluğumuzun bir parçası olabilirsiniz. Uzmanlığınızı paylaşarak, başkalarının yaşamlarında olumlu değişikliklere katkıda bulunun.

Siz de bugün başvurun, ruh sağlığına katkıda bulunmanın ve yeteneklerinizi paylaşmanın keyfini yaşayın!

Başvuru İçin Tıklayın: Eğitmen Başvuru Formu

Sorularınız için bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin.

Saygılarımızla,

KimPsikoloji.net Ekibi

]]>
<![CDATA[Kim Psikoloji.NET' in Avantajlarla Dolu Dünyasını Keşfe Çıkın!]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/kimpsikolojinet65cbab920e94416ca124104cTue, 13 Feb 2024 18:15:11 GMTAziz KoçDeğerli Meslektaşlarımız.,


Size büyük bir müjdemiz var! KimPsikoloji.NET, artık daha fazla gelişim fırsatı sunuyor. Artık sitemizdeki yeni özelliklerle birlikte, kariyerinizi ilerletmek ve bilgi birikiminizi genişletmek çok daha keyifli ve kolay hale geldi. İşte size sunulan yeni ve heyecan verici olanaklar:


Toplum ruh sağlığını güçlendirmek için geliştirdiğimiz bu ekosisteme siz de katılabilirsiniz. Ekosistemin bir uzmanı olmak, danışan bulmak, randevu takvimi kullanmak, uzmanlar için özelleştirilmiş hazır web sitesi şablonu kullanmak, eğitimlerden ücretsiz yararlanmak, eğitim kredisi (CE) kazanmak, meslektaşlarımızla dayanışmak ve daha fazlasını gerçekleştirmek için buradayız. Birlikte büyümek için sabırsızlanıyoruz!


Siz de bu harika fırsatlardan yararlanmak ve kariyerinizde bir adım öne geçmek için hemen sitemizi ziyaret edin. Daha fazla bilgi için link adresini ziyaret edebilirsiniz. Eğer sistemimize üye olursanız sizi bekleyen fırsatlar aşağıdadır.


1. DANIŞAN PORTFÖYÜNÜ GENİŞLETİN

Adres ve Uzmanlık Filtreleriyle Kolay Tercih Edilin

Uzmanlarımız, platform üzerinde bulunan adres ve uzmanlık filtreleri sayesinde danışanların tercihlerine uygun olarak kolayca bulunabilirler. Danışanlar, ihtiyaçlarına en uygun uzmanı bulmak için adres, uzmanlık alanı ve diğer filtreleri kullanarak arama yapabilirler.

Sistemin Randevu Özelliklerini Kullanın

Platformumuzun gelişmiş randevu özellikleri sayesinde uzmanlarımız, randevu yönetimlerini kolayca gerçekleştirebilirler. Randevu oluşturma, düzenleme ve iptal etme işlemleri için kullanıcı dostu bir arayüz sunulmaktadır.

Online veya Yüz Yüze Randevu Verin

Uzmanlarımız, platform üzerinden online randevu verme seçeneği sunarak danışanlarla herhangi bir coğrafi kısıtlama olmaksızın iletişim kurabilirler. Ayrıca yüz yüze randevu taleplerini karşılayarak danışanlarla daha kişisel bir deneyim yaşayabilirler.

Danışanlar Sizi Bulsun, Randevu Alsın

Uzmanlarımız, platformumuz üzerinde profil oluşturarak danışanların kendilerini bulmalarını ve randevu almalarını kolaylaştırabilirler. Profil sayfasında uzmanın bilgileri, uzmanlık alanları, hizmetleri ve iletişim bilgileri gibi detaylar bulunmaktadır, bu da danışanların doğru uzmanı seçmelerine yardımcı olur.

Otomatik Mail ve SMS Bildirimleri

Platformumuz, otomatik mail ve SMS bildirimleri ile uzmanlarımızın randevularını hatırlamalarını sağlar. Bu özellik, hem uzmanların hem de danışanların randevularını organize etmelerine yardımcı olur ve iletişimi kolaylaştırır.

Mobilde Yönetim

Uzmanlarımız, mobil cihazları üzerinden platforma erişerek randevularını yönetebilir, içerikleri güncelleyebilir ve danışanlarının taleplerine hızlı bir şekilde cevap verebilirler. Esneklik ve mobil erişim kolaylığıyla işlerini her zaman ve her yerden yönetebilirler.

2. YETKİNLİKLERİNİZİ GÜÇLENDİRİN ve EĞİTİM LİRASI KAZANIN, CE KREDİNİZİ ARTIRIN

Canlı ve Sertifikalı Eğitimler (yüzyüze veya online)

Uzmanlarımızın rehberliğinde gerçekleşen canlı eğitimlere katılın ve sertifikalı eğitimlerle bilgi birikiminizi belgeleyin. Bu eğitimler sayesinde kendinizi sürekli olarak geliştirebilir ve kariyerinizde bir adım öne geçebilirsiniz. Sertifikalarınızla yetkinliklerinizi kanıtlayın ve sektördeki lider konumunuzu pekiştirin!


Kayıttan Eğitimler: İstediğiniz Zaman, Yerde ve Hızda İzleme Şansı!

Platformumuzda sunulan kayıttan eğitimler, kullanıcılara esneklik ve özgürlük sağlayarak eğitimlere katılımını kolaylaştırır. Bu özellik sayesinde, kullanıcılar diledikleri zaman ve yerde, kendi belirledikleri hızda eğitimleri izleme fırsatına sahip olurlar.

  • Esneklik: Kayıttan eğitimler, canlı olarak gerçekleşen eğitimlerin aksine, kullanıcıların zamanlarına uyum sağlar. Kullanıcılar, yoğun bir programları veya diğer taahhütleri olduğunda eğitimlere katılmak için uygun bir zaman bulabilirler.

  • Özgürlük: Kullanıcılar, kayıttan eğitimler sayesinde istedikleri yerde eğitimlere erişim sağlayabilirler. Evlerinde, işyerlerinde veya dışarıda bulundukları herhangi bir yerde eğitimleri izleyebilirler. Bu da kullanıcılara daha fazla esneklik ve hareket özgürlüğü sağlar.

  • Hız Kontrolü: Kayıttan eğitimler, kullanıcıların kendi hızlarında ilerlemesine olanak tanır. Kullanıcılar, eğitimi duraklatma, geri sarma veya hızlandırma gibi kontrolleri kullanarak öğrenme süreçlerini kendi tercihlerine göre yönetebilirler.


Abonelik ile Sınırsız İçeriklere Erişim

Premium abonelik sahipleri, sitemizdeki tüm içeriklere sınırsız erişim elde ederler. Uzmanlarımızın sunmuş olduğu zengin içerik dünyasından tam anlamıyla yararlanın ve kariyerinizi şekillendirmenize yardımcı olacak bilgiye her zaman ve her yerde erişim sağlayın.

Aboneliklerle Eğitim Liraları Kazanın

Premium abonelik sahipleri, her ay belirli bir miktar eğitim lirası kazanma fırsatı elde ederler. Bu eğitim liralarını kullanarak yeni eğitimlere ücretsiz erişim sağlayabilir veya başka aboneliklerde indirim kazanabilirsiniz. Abonelikleriniz size sadece içerik erişimi sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda daha fazla eğitim lirası kazanmanıza da yardımcı olacak!

Aboneliklerde İndirimli Eğitim Fırsatları

Sitemizdeki belirli eğitimlere premium abonelik sahipleri için özel indirimler sunuyoruz. Bu indirimlerle, ihtiyacınız olan eğitimlere daha uygun fiyatlarla erişim sağlayabilir ve kariyerinizdeki gelişimi destekleyebilirsiniz. Artık, profesyonel gelişiminiz için hiçbir engel kalmadı!

Eğitim Liraları ile Ücretsiz Eğitimler

Sitemizde abonelik yaparak veya belirli etkinliklere katılarak eğitim liraları kazanın. Bu eğitim liraları sayesinde, istediğiniz eğitimlere ücretsiz erişim elde edebilir veya ücretsiz abonelikler kazanabilirsiniz. Bilgi birikiminizi artırmak hiç bu kadar kolay olmamıştı!

1 TL ile 1 Eğitim Lirası Kazanın

Platformumuzda yapılan her 1 TL'lik harcama karşılığında kullanıcılara 1 eğitim lirası kazanma fırsatı sunulmaktadır. Örneğin, 1000 TL değerinde bir eğitim veya abonelik satın aldığınızda, hesabınıza 1000 eğitim lirası eklenir. Bu da 100 TL değerinde bir indirim anlamına gelir.

Arkadaş Davetiyle Ekstra Kazanç

Platformumuzdaki arkadaş daveti sistemi, kullanıcıların daha fazla eğitim lirası kazanmalarını sağlar. Bir kullanıcı, platforma yeni bir meslektaşını davet ederse ve bu davet edilen meslektaş, eğitim alırsa, davet eden kullanıcıya 500 eğitim lirası hediye edilir. Bu, platformdaki sosyal etkileşimi teşvik ederek kullanıcıların birbirlerini davet etmelerini ve ekstra kazanç sağlamalarını sağlar.

Kayıtlı Eğitimlerden Kazanç

Platformumuzdaki kayıtlı eğitimlerin tamamlanması da kullanıcılara ek kazanç sağlar. Bir kullanıcı, kayıtlı bir eğitimi tamamladığında, hesabına 250 eğitim lirası eklenir. Bu da, kullanıcıların eğitimlere düzenli olarak katılımını teşvik eder ve sürekli olarak ödüllendirilmesini sağlar.

Bu özellikler, platformumuzun kullanıcılarına değerli fırsatlar sunarak eğitim ve gelişim yolculuklarını daha verimli hale getirmeyi amaçlamaktadır. Kullanıcılarımız, hem kendi gelişimlerine yatırım yaparken hem de ek kazanç elde ederken, platformumuzdaki deneyimlerini daha keyifli hale getirebilirler.

️ Uzmanlara Özel Puan Kazanma Fırsatları

Uzmanlarımız, platforma üye olduklarında 100 eğitim lirası kazanırlar. Ayrıca fotoğraf yükleyerek ve özgeçmişlerini ve Zoom bağlantılarını ekleyerek her biri için 100 eğitim lirası daha kazanabilirler. Ayrıca, danışan bulma, randevu takvimi kullanma gibi aktivitelerle de puan kazanarak ödüllerin tadını çıkarabilirler.

Danışanlarınız da Puan Kazansın!

Sistemimizden seans alan danışanlarınız, her seans sonrasında puan kazanma fırsatına sahiptir. Bu puanlar, danışanların daha sonraki eğitim veya hizmetlerden ücretsiz veya indirimli olarak yararlanmalarını sağlar.

Eğitim Lirası Satın Alın ve Hediye Edin

Kullanıcılarımız, platform üzerinden eğitim lirası satın alabilir ve bu liraları istedikleri kişilere hediye edebilirler. Ayrıca, kazandıkları veya biriktirdikleri puanları da eğitim lirasına dönüştürerek kullanabilirler. Bu, kullanıcıların sevdiklerine özel bir hediye sunmalarını ve platformdaki avantajlardan faydalanmalarını sağlar.

Web Sitesi Satın Alarak Ekstra Avantajlar

Platformumuzdan web sitesi satın alan kullanıcılarımıza özel bir avantaj sunuyoruz. Web sitesi satın alındığında, kullanıcılara 1000 eğitim lirası hediye edilir. Bu liraları, platformumuzdaki eğitimlerden ücretsiz veya indirimli olarak yararlanmak için kullanabilirler.

Eğitim Liraları ile Ücretsiz Eğitim Alma

Kullanıcılarımız, biriktirdikleri veya satın aldıkları eğitim liralarını kullanarak platformumuzdaki eğitimlere ücretsiz veya indirimli olarak erişim sağlayabilirler. 10 eğitim lirası, 1 TL değerindedir ve bu liraları kullanarak istedikleri eğitimi satın alabilirler.

Tamamladığınız Eğitim Saatlerini CE Kredisine Dönüştürün

Tamamladığınız eğitimlerin saatlerini CE kredisine dönüştürebilirsiniz. Ruh Sağlığı Derneği tarafından akredite edilen bu eğitimler, özgeçmişinizde belirterek uzmanlık alanınızı ve yetkinliklerinizi daha da güçlendirebilirsiniz.

3. ROZETİNİZİ YÜKSELTİN DAHA ÇOK KAZANIN

Kullanılan Eğitim Lirası Düştüğünde Rozet Seviyesi Düşer

Platformumuzda kullanıcılar, harcadıkları eğitim liraları karşılığında belirli bir rozet seviyesine ulaşabilirler. Ancak, kullanıcılar Eğitim Lirası harcadıkça, kazanmış oldukları rozet seviyesi de düşer.

Örneğin, bir kullanıcı 1000 Eğitim Lirası harcadığında ve bu Eğitim Lirası miktarıyla bir rozet seviyesine ulaştığında, daha sonra 500 Eğitim Lirası daha harcadığında, rozet seviyesi azalır ve kullanıcı daha düşük bir rozet seviyesine geri döner...4.

4. ️ Ruh Sağlığı Uzmanları için Özelleştirilmiş Hazır Web Sitesi Şablonu ile Profesyonel Görünüm ve Kolay Kullanım

Uzmanlarımız, platformumuzun sunduğu hazır web sitesi şablonlarından yararlanarak kendi web sitelerini oluşturabilirler. Profesyonel bir görünüm elde etmek için mükemmel bir başlangıç noktası!

  1. ✅ Online Randevu SistemiUzmanlarımız, platform üzerinde bulunan online randevu sistemi sayesinde danışanlarını kolayca yönetebilirler. Randevu oluşturma, değiştirme ve iptal etme gibi işlemleri hızlı ve güvenli bir şekilde gerçekleştirebilirler.

  2. Tüm Sistemlere Entegre Kolay ArayüzPlatformumuzun tüm özellikleri, kullanıcı dostu bir arayüzle tasarlanmıştır. Uzmanlarımız, herhangi bir cihazdan kolayca erişebilir ve sistemimizin sunduğu tüm olanaklardan tam olarak yararlanabilirler.

  3. Otomatik Mail ve SMS BildirimleriPlatformumuz, otomatik mail ve SMS bildirimleri ile uzmanlarımızın randevularını hatırlamalarını sağlar. Bu özellik, hem uzmanların hem de danışanların randevularını organize etmelerine yardımcı olur ve iletişimi kolaylaştırır.

  4. Mobilde YönetimUzmanlarımız, mobil cihazları üzerinden platforma erişerek randevularını yönetebilir, içerikleri güncelleyebilir ve danışanlarının taleplerine hızlı bir şekilde cevap verebilirler. Esneklik ve mobil erişim kolaylığıyla işlerini her zaman ve her yerden yönetebilirler.

Kariyerinizi şekillendirmenize ve başarıya ulaşmanıza yardımcı olmak için buradayız!


Sevgi ve saygılarımızla,


KimPsikoloji.NET Ekibi


]]>
<![CDATA[Talihsizlikler Neyimiz Olur? Dr. Ömer Akgül ]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/talihsizliklerneyimizolur65bbc0659b1f159486ea88acThu, 01 Feb 2024 16:14:00 GMTAziz Koç


Video izlemek için tıklayınız


Merhabalar. Umarım her şey herkes için yolundadır. Bununla birlikte her zaman her şey istediğimiz gibi olmuyor. Zaman zaman zorlayıcı yaşam koşullarıyla mücadele eden bizler ruh sağlığımızı nasıl daha güçlü hale getirebiliriz? Ruh Sağlığı Derneği Başkanı Dr. Ömer Akgül Hocamızla Talihsizlikler Neyimiz Olur? Konusunda yolumuzu aydınlatmak üzere bir araya geldik. Nasılsınız Hocam?

 

Çok şükür dertliyiz.

 

Çok şükür dertliyiz derken, derdiniz olduğu için şükür mü ediyorsunuz? Ne demek istediniz Hocam? Şaşırdım.

 

Tam olarak, doğru anladınız. İyi ki derdimiz var.

Hiçbirimiz herhangi bir talihsizlikten muaf değiliz. Şimdiye kadar herhangi bir talihsizliğe maruz kalmamış bir kimse var mı? Her an, her birimiz, her hangi bir talihsizliğe maruz kalmaya adayız. Gelecekte herhangi bir talihsizliğe maruz kalmayacağının garantisini almış olan var mı? 

 

Yok tabi. Peki talihsizlikler hayatımızın bir parçası ise, ve bu musibetlerin bize isabet etmesine tamamen engel olamayacaksak da, bunları nasıl anlamlandırabiliriz. Yani en talihsiz şartlar altında bile bir anlam yaratılabilir miyiz?

 

Hayatın zorlukları duygusal ve ruhsal gelişimimiz için bir sıçrama tahtasıdır. Acı da, talihsizlikler de hayatın kaçınılmaz parçalarından biridir. Acılardan kaçmak imkansızdır. Kaçınılmaz olandan kaçmaya çalışmak ya da reddetmek veya savaşmak yerine, acıyı fark edip, kabul edip acının içinde bir anlam bulabiliriz.

 

Hayat talihsiz kısıtlamalarla doludur. Kısıtlamalar bizim özgürlüğümüzü gölgeler. Özgürlük kısıtlamalardan uzak olmak anlamına gelmez. Herkes bu ya da şu şekilde bir kısıtlama altındadır. Hepimiz sınırlıyız. Hayatın koşullarındankurtulmuş‘ değiliz, ancak bu koşullara rağmen ne yapacağımıza ‘karar vermek‘ konusunda hala özgürüz. Elimiz kolumuz bağlı bile olsa, olup bitene karşı tavrımızı seçme konusunda özgürüz. Buna iç özgürlük diyoruz. İç özgürlük; ne istersek onu yapma özgürlüğünden ziyade, hayata karşı sorumluluk duygusuyla yaklaşma, sorumlu hissetme, kendi hayat mücadelemizin bizi davet ettiği “şey”e karşılık verme özgürlüğüdür. Acaba yaşanan tarifi mümkünü olmayan bu olaylardan sonra kendi merkezli endişelerimizin ötesine geçtiğimizde, kendimizden daha yüce bir şeyin parçası haline gelebilir miyiz? “Davet edildiğimiz şeyin ne olduğuna emin miyiz?” diye sorulabilir mi?

 

Evet hocam, çok doğru. Acı biber kendi başına acı iken adana kebabın içinde tatlı bir şey oluyor, acı biber olmasa, o acı tadı kebaba karışmasa adana kebap lezzetinden mahrum kalırdık. Acı kendinden daha büyük bir bütünün anlamlı bir parçası oluyor adana kebabın içinde. Kendini aşıyor. Hem bütünü anlamlandırıyor hem de bütünden anlam kazanıyor.

 

Tam olarak öyle. Hayatta hiçbir acıyı gözden çıkaramayız. Çünkü onlar bizim hayatımıza tat vermek için gelmiş olabilir. Karşılaştığımız talihsiz olaylar için eylemlerimizin sonuçlarını belki geri almaya gücümüz yetmeyebilir. Ancak pişmanlık duyarak ve bunu bir yanlış olarak görerek, veya aşkın manasında yeniden anlam üreterek, ahlaki bir düzlemde geri alabiliriz. Bu durumda da “acaba yaşanan talihsiz olaylar insan başarılarına dönüştürülebilir mi?”. Yani “her türlü talihsizliğe rağmen nasıl bir insan başarı koyabiliriz?” şeklinde düşünebiliriz.

 

O zaman şunu sorabilir miyiz: “Bizi öldürmeyen şey güçlendirir mi?”

 

Bu nasıl anlamlandırdığımıza bağlı. Yıkıcı bir şey yaşandığında acaba güçsüz müyüz? Yoksa bununla başa çıktığımızda güçlü müyüz? Ya da güçlü olmalı mıyız? Ya da tüm bu güç kelimelerinden öte bu çağrıya kulak mı vermeliyiz? Güçlü olmak, güçlü kalmak kaygıları bu çağrıya kulaklarımızı tıkayabilir mi? O çağrıya kulak verdiğimizde acaba herhangi bir şey bu acıyı anlamlı kılabilir mi? Metanet, cesaret ve ağırbaşlılık ile buna tahammül (hamallık) ederek, hayatla ilgili öğrendiklerimizi ve halen mümkün olanları düşündüğümüzde, bunu bir insan başarısına dönüştürebilir miyiz? Yok olmak ve var olmak olarak gördüğümüz her bir mesele aslında yeniden varolma fırsatı mı sunar? Acaba içine düşülen durum gerçekten içinden çıkılmaz bir durum mudur? Yoksa bu yaşadıklarımızın keşfetmemiz gereken kolayca görülmeyen başka bir anlamı mı var?

 

Hocam verdiğiniz birkaç örnek dinlemiştim sizden bu konu ile ilgili. Şimdi de paylaşabilir misiniz?

 

En çok hangisinden etkilenmiştin?

 

Mücevher yumuşak taştan olmaz demiştiniz. Bir çok örneğiniz vardı. Hepsini dinlemek isteriz.

 

Yumuşak taştan mücevher olmaz. Sert taştan mücevher olur. Yıllarca baskı altında sıkışan, sıkılan taş acıların içinden çıkar. Ve kesilme zımparalanma yakılma gibi bir çok eziyetten sonra ışığıyla dünyamızı aydınlatır. Yani taş için tüm bu talihsizlikler aslında onun gerçek potansiyelini ortaya çıkarması için bir zaruret ve fırsattır.

 

Kilim metaforunu da dinleyebilir miyiz?

 

Kilime vuranın niyeti kilimi dövmek değil onun tozunu silkelemektir. Hayat zorlayıcı yaşam olaylarıyla aslında kirimizi pasımızı döker.

 

Bir de heykeltraş ve kalemtıraştan bahsediyordunuz.

 

Bir Heykeltraşı düşünün, bir kaya parçasının içindeki atı gören heykeltraşı düşünün. O kaya parçasına çekiçle keski ile vurup, yontarken taş dile gelse dese ki: “adam sen ne yapıyorsun, beni kırıp döküyorsun bana eziyet ediyorsun yapma” dese kendi için iyi bir şey mi yapmış olur? İsyan ederse kaya olarak kalır.

Kalemtraşa kalemi sokup traşlayıp kestiğinizde, kalemi olmak üzere var olduğu şeyi daha iyi gerçekleştirmeye hazırlıyorsunuz. Hayatta bizi sürekli keskinleştiriyor. 

 

Talihsizlikler bizi olgunlaştırıyor diyebilir miyiz?

 

Et ateşte pişiyor, karpuz sıcakta olgunlaşıyor. İnsan da zorlandıkça kemale (mükemmele) eriyor. Özüne kavulşuyor. Tıpkı soğanın göz yakması gibi. Soğan göz yaşartıcıdır. İçimizin içinde bir yerde, bize dokunmasını beklediğimiz, bizim de dokunmamızı bekleyen bir ‘öz’ümüz var. Ne var ki kalın kabuklarla çevrili bu öz’e bir türlü ulaşamıyoruz. İç içe sarılı soğan kabukları gibi, her kabuğu soyunca, “işte şimdi buldum!” dediğimiz şey asıl aradığımızı perdeleyen bir başka kabuk oluyor. Bir süre o kabukta oyalanıyoruz ama sonunda kabuk kabukluğunu açık ediyor, bizi aldatamaz oluyor, soyuyoruz onu da… Sonunda dokunacağımız o öz, soğanın cücüğü, bizi orada bekliyor. Ulaşacağız bir gün belki, ama öz’e doğru inerken canımız yanacak. Gözümüz yaşaracak. Senai Demirci’nin anlatımıyla “Acı çekince gözümüz yaşarır. İnsan kendisini tanıdıkça bir böyle bir bedel öder, gözleri yaşarır yani ağlar, acı çeker. Acı çekmek, ağlamak göz pınarından yaşın taşması, insanın kendi özünde sakladığı cevherin kendi vücudunu aşmasıdır. O yüzden gözyaşlarını da sevmek gerekebilir, göz yaşı için soğan soymaya değer. Çünkü, soğan soymak insanın kendi özüne varmasıdır, insanın kendini yeni baştan tanımasıdır”.

 

Beni en çok etkileyen matematik öğretmeni örneği vardı. Onu da hatırlatır mısınız?

 

İki tane öğrenci bir de matematik öğretmeni olduğunu düşünelim. Matematik öğretmeni öğrencilerden birisine sadece 2 basamaklı sayılarla ilgili toplama işlemi problemleri verse, diğerine ise iki basamaklı sayılardan sonra 3,4,5,…,10 basamaklı sayıları toplama, hatta çarpma, hatta üstlü sayılar ve çok bilinmeyenli denklemlerle ilgili problemleri verse. Öğretmenin zorladığı öğrenci “bu öğretmen benden ne istiyor, bana kastı ne, benimle ne derdi var, diğerine basit problemler verirken beni neden bu kadar zorluyor dese”, dışardan biri olarak bu durumu nasıl değerlendiririz? Hangisinin yerinde olmak istersin?

 

Zor problemlere maruz kalan olmak isteriz herhalde.

 

Tabi ki, çünkü yarın bir gün bir imtihana girsek 5 basamaklı sayıları biz kolayca yaparken konfor alanında hapis kalmış öğrenci zorlanır ve başarılı olamaz. O zaman öğretmen hangi öğrenciye iyilik yaptı? 

 

Zor problemler verdiği öğrenciye. Bizi zorladığı için kötülük değil iyilik yapmış aslında.

 

Hayatın kendisi de bize zor problemler çıkardığında öğretmen örneğini hatırlayalım.

 

Dün akşam aklıma bir metafor daha geldi. Onu da paylaşayım. Bunu muhtemelen hiç söylememiştim.

 

Bir çiftçi tarlanın altını üstüne getirdiğinde içini dışına çıkardığında o topraktan bir ümidi vardır. Ağaç budayan bir bahçıvan ağacın kolunu kanadını koparır. Canını yakar. Canı yanan ağaç “bu bahçıvanın benle derdi ne kafayı bana niye takmış benden ne istiyor” diye isyan etmez. Bilir ki o kesilerek kaybettikleri yenilgi yenilgi büyüyen bir gürbüzleşme şarkısının Sezai Karokoç’un mısralarındaki esintisidir:

 

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır

Aşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardır

Yoktan da vardan da öte bir Var vardır

Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır

O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır

Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır

Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır

Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır

Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır

Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır

Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır

Sevgili, En sevgili, Ey sevgili

 

Bu anlam çerçevesi Yunus Emre’nin “Ne varlığa sevinirim ne yokluğa yerinirim” dizelerindeki manaya götürür bizi.

 

Hocam çok güzel bu örnekler, aklımızda daha kalıcı hale geldi, teşekkür ederiz.

 

Tüm bu örneklerden sonra irade özgürlüğünün altını bir kez daha çizmek isterim.

İrade özgürlüğü bizi iki seçenekten birini tercih etmeye zorlar. Birinci seçenek isyan seçeneği; hayat bana karşı, her şey bana karşı, benim suçum günahım ne, neden şanssızlıklar beni buluyor diye reddetmeyi kabullenmemeyi tercih ettirir veya ikinci seçenek fırsat görmek: “bu talihsizlik zayıf olan neyimi güçlendirmeye geldi, eksik olan neyimi tamam etmeye geldi” diye tahammül ahlakını kuşanmayı tercih ettirir. Hangi seçeneği tercih etmek istediğimiz bizim bakış açımıza bağlı.

 

Arifler dertsiz kaldıklarında üzülürlermiş, kendilerine bir musibet isabet etmediğinde gelişim yolculuğunda geri kaldıkları için kendilerini bahtsız sayarlarmış.

 

Aynen öyle, hatta derler ki “dert insanı kul, odunu kül yapar”, “odun yanar kül olur, adem yanar kul olur” derlermiş.

 

O zaman dert mi aramalıyız kendimize?

 

Ariflerin hikmetinden sual olunmaz. Bizler irfan ve hikmetin peşinde hakikati arayanların ışığında yolumuzu aydınlatıyoruz. Şahsen ben dert dilenmem, ama dileyen ve dilenenler varmış. Hatta şiirlere konu olmuş, kulaklara nota olmuş Niyazi Mısrı’nin sözleri:

Derman arardım derdime 

Derdim bana derman imiş

Burhan sorardım aslıma

Aslım bana burhan imiş

 

Bu burhan yol gösteren kılavuz manasında hakikat anlamını taşır. Batın’ı (görünenin ötesindeki hakikati) görmek, Zahir’i (kafa gözüyle görülenle yetinmek) kurtarır. O yüzden “burhanını kaydeden buhrana düşer”. Çekirdeğin içindeki elmayı görmeyen, elmanın içindeki çekirdek gerçeğiyle kendini oyalar.

 

Aynısını kainatın içindeki insanı görmek ile insanın içindeki kainatı görmek olarak da düşünebilir miyiz?

 

Evet. Tohumu ve taştan ayıran bu hakikattir. Tohumun kendini aşan bir hakikati, anlamı, manası vardır onu taştan ayıran. Hayata bu hakikatin anlam penceresinden bakmak zorlukların arkasındaki manayı idarak etmemizi kolaylaştırır. Tohum patlamayı, yarılmayı, taşı toprağı delmeyi göze almıştır. Zorluğa talip olmuştur. Bu şuurdaki kamil insan da, irfanı konfor alanında aramaz. 

 

Konfor alanı insanı tembelleştirir ve engeller mi o zaman?

 

Konfor alanında hapsolmak insanı geliştirmez. Mutluluk hayatın anlamı değildir sürdürülemez. Mutluluk peşinde koşan insan mutsuzluk içinde ölür derler. İnsanın hayır bildiğinde şer şer bildiğinde hayır olabilir. Her şey o an görüldüğünden ibaret olmayabilir. Tıpkı talihsizliklerimizden ibaret olmadığımız gibi. 

 

Talihsizliklerimiz de bize bir mesaj demiştiniz zaten hocam

 

Evet, Hayat insanlarla olaylar diliyle konuşur. 

 

Hayat bize mesajlar gönderir

Biz mesajı getirene isimler verip

Hayatı ve mesajını görmezden gelmeyi tercih ederiz

Ömer deriz, enise deriz, ahmet deriz, hasan deriz

Komşu deriz, işçi deriz, patron deriz, devlet deriz

 

Hayat bizi uyandırmak ister

Biz uyaranlara isimler verip uykuya devam etmeyi seçeriz

Fakirlik deriz, zenginlik deriz, hastalık deriz

Dert deriz, talihsizlik deriz, şansızlık deriz

 

Hayat bizi dönüştürüp büyütmek ister

Biz isimler verip küçük kalmaya devam etmeyi tercih ederiz

Sıkıntı deriz, stres deriz, üzüntü deriz, bela deriz

İşsizlik deriz, imtihan deriz, kaza deriz, kader deriz

 

Her acı ve dert de bir misafir öğretmen gibidir. Herşeyin sahibi bize o acı veren misafirin de sahibidir. Onu göndererek nasıl ağırladığımızı gözler, Eyyüp Peygambere gönderdiği hastalık misafiri gibi, gönderenin hatırına gelen acı misafire ne kadar tahammül edebildiğimize bakar, nelerden vazgeçebileceğimizi görmek ister,  nefsimize ağır gelen şeylerden vazgeçebilerek kendisine yakınlaşmamız için uzattığı bir ele tutunup tutunamadığımıza bakar, yada o eli ittirip ittirmediğimize.

 

Eğer bir elçi gönderildiyse bizden ümit kesilmemiştir diyebilir miyiz?

 

Her acı “senden ümidi kesmedim, aklımdasın, takibimdesin, radarımdasın, seni terketmedim, sana küsmedim, seni kalemtraş gibi olmak üzere varolduğun şeye hazırlıyorum demektir.

 

O zaman acı veren talihsiz yaşam olaylarına üzülmemeliyiz?

 

Üzüleceğiz, üzülerek üzmeyeceğiz. Üzüldüğümüze üzülmeyecğiz. Çünkü üzücü o olaydan mütessir oluyorsan kalbimiz hala canlı demektir. Ya taş kalpli olsaydık daha çok üzülmemiz gerekmez miydi? Ya kalbimiz üzülmeyecek kadar taşlaşmış olsaydı daha üzücü değil miydi? Üzüntü için yer varsa sevinç için de yer vardır. Üzüldüğümüze de sevineceğiz. Sevinecek yönünü de göreceğiz. “Ölüm hayatı anlamlandıran en dramatik gerçektir” derler. Çok sevdiğimiz bir aile ferdi öldüğünde üzüleceğiz, ama onu sevdiğimiz için de, sevme şansı bulduğumuz içinde, ölümüne üzülecek kadar güzel yaşantılar deneyimlediğimiz için de sevince yer açacağız. Öldüğü için “oh be öldü de kurtulduk” diyeceğimiz bir birlikteliğimiz olmasını mı tercih ederdik? Tabiki hayır. İyi ki güzel şeyler biriktirdik ve öldüğüne üzüldük.

 

Diken gülün habercisidir, Güllerin arasında diken var, Dikenlerin arasında gül var, Bize kaldı, Sızlanma veya şükretme seçeneğini tercih etmek. Hepsi bir tercihten ibaret. Eskiden hastane kapılarında “Elhamdülillah ala külli hal” yazarmış, hastalar içeri girerken sızlanmasınlar şükretsinler diye.

 

Ya sevdiğimiz bizi üzerse hocam?

 

Buna şair cevap versin:

Aşık der incitenden 

İncinme incitenden 

Kemalde noksan imiş 

İncinen incitenden

 

kabın geniş olura bir bardak suyla taşmazsın.

 

Hocam bunlar çok yüce değerler. Keşke tam idrakinde olabilsek.

 

Yaşamak için nedeni olan her türlü nasıla katlanır? Beşer olanı insan yapan bu yüce değerlerdir. İnsanı diğer canlılardan ayıran bu anlam ve ünsiyet bağını kurabilme yetisi akıldır. İnsan mağdur ve kurban psikolojisinden bu bakış açısıyla kurtulabilir. Maruz kalmak, mağdur olmak ve kurban olmak anlamına gelmez. Acının içinde kalmak mağdur ve kurban olmaktır, Acının içinden geçmek ise maruz kalmaktır. Acının dışına çıkmak için içinden geçmek lazım.

 

Ya dertler sürekli artarsa hocam?

 

Dertler dağ gibidir, altı kıl gibidir derdi rahmetli dedem. Allah hiçbir kuluna kaldıramayacağı yük yüklemeyeceğini taahhüt ediyor. Kıl’dan dağ’a alıştıra alıştıra tedrici olarak eğitiyor bizleri matematik öğretmeni gibi.

 

Zorlanmalar bizim iyiliğimiz için o zaman, tıpkı istakoz hikayesindeki gibi. İnternette izlemiştim. Narin ve yumuşak bir hayvan olan ıstakoz, sert ve genişlemeyen bir kabuğun içinde yaşıyor. Tabii ıstakoz büyüdükçe bu sert kabuk da onu sıkıştırmaya başlıyor. Bu sert kabuk, ıstakozun kendini fazlasıyla baskı altında ve rahatsız hissetmesine neden oluyor. Istakoz kendini avcı balıklardan korumak için bir kaya oluşumunun altına gizleniyor. Gizlendiği kayanın altında kabuğunu çıkarıp atan ıstakoz, kendine yeni bir kabuk üretmeye başlıyor. Istakoz bir süreliğine kabuğun baskısından kurtulsa da, zamanla büyüdükçe bu kabuk da ıstakozu sıkmaya başlıyor. Tekrar kayanın altına giden ıstakoz, bu kez kendine daha büyük bir kabuk üretiyor. Bu döngüyü devam ettiren ıstakoz, birçok kere kendine kabuk üreterek büyümeye devam ediyor. Eğer o baskı ve acı olmasa belki hiç büyüyemeyecekti.

 

İşte bu yüzden acıların da bir anlamı var. Bakmasını bilene. Tesadüfen bir talihsizlik yok. Her talihsizlikten bir anlam çıkarabiliriz. Diğer dedemin bir hikayesi var. Onunla toparlayalım. Dedem 40 yaşlarındayken doktorlar ona 6 ay ömür biçiyorlar. İstanbul’un stresinden uzaklaş memleketine git orda doğayla barışık yaşa diyorlar. Dedem de İstanbul’u terkedip Sivas’a yerleşiyor. Sivas’ta küçük bir arazisi var. éYarın kıyamet kopacağını bilseniz elinizdeki fidanı dikiniz” sözünü dikkate alarak “benim de kıyametin 6 ay sonra kopacak” diye oraya ağaç dikmeye başlıyor. 6 ay geçiyor. Dedem ölmüyor. 6 ay daha geçiyor, babamlar yan arsayı, yuları tepeti, yandaki tarlayı derken yeni yerler alıyorlar. Dedem oralara da ağaçlar dikiyor. 6 tane 6 ay geçiyor, 6 yıl geçiyor, 6 tane 6 yıl geçiyor dedem hala yaşıyor ve 40 yıl kadar sonra başka sebeplerden vefat ediyor. Vefat edene kadar 100binin üzerinde ağaç dikerek uluslarası birçok ödül aldı. Ve Sivas gibi bir bozkır da çam ağaçları, meyve ağaçları dikerek, kavaktan başka ağaç görmemiş bir coğrafyadaki öğrenilmiş çaresizliği kırdı ve yerine başka parıltı konulamaz ışığıyla dünyamızı aydınlattı. Eğer dedem hastalanmasaydı Sivas’ta hala vişne kavağı, kiraz kavağı, elma kavağı sözlerini duyardınız. Benim de ticari hayatımda çok enterasan talihsizlikler bizi büyüttü. Vakit olmadığı için şimdi anlatamayacağım.

 

Talihsizlikler bize yol gösteriyor o zaman burhan gibi.

 

Evet. Tabela metaforundan da bahsedeyim o zaman. Tüm acılar bir tabela gibidir. Bir tabela düşünün som altından yapılmış, ve dünyanın en kıymetli mücevherleriyle süslenmiş. Göz alıcı ışıltısından etkilenmemek mümkün değil. Parıltısına aldanıp o tabelanın gösterdiği yönü görmez ve “bundan daha iyi varacak bir yer bulamam” diye onun dibine çökersek, o tabelayı mezar taşımız yaparız. Halbuki o tabelanın cazibesine kapılmayıp onun varoluş amacı olan gösterdiği yöne hareket etsek tabelası bu kadar kıymetli olan davete icabet ettiğimizde bizi nelerin karşılayacağını hayal bile edemeyiz. İşte acılar ve talihsizliklerde bu tabela gibidir. O acıların içine çöker o onun içine hapsolursak, tabelanın gösterdiği yönü ıskalamış oluruz, yani acının mesajını ve o mesajı gönderenin davetini.

 

Süremizin sonuna geldik toparlayacak olursak, nasıl özetleyelersiniz

 

Talihsizlik en büyük talihimiz. Talihlilik ise belki de en büyük talihsizliğimiz.

 

Herhangi bir virüsü önceden kapmış birisinin daha büyük bir salgında daha güçlü antikorlarla daha güçlü bir bağışıklıkla daha sağlıklı olması gibi acılar ve talihsizlikler bizim için bir fırsat olabilir. Uçurtmayı uçursan rüzgara karşı olan direncidir. Zorluklara karşı doğru pozisyon alırsa uçar alamazsa tepetaklak olur. Herşey zıddıyla kaim, tıpki merkez efendinin dediği gibi: Sümbül Efendi ben ölünce yerime geçecek kişiyi seceğim. Tüm güç ve kudret sizin elinizde olsaydı ne yapardınız diyince biri tüm kötülükleri yok ederdim, biri sadece iyi olan şeyleri yapardım biri de (merkez efendi) herseye merkezinde bırakırdım diyor. Teodise sorununa en anlamlı yaklaşım bu oluyor. Süt kazanına düşen kurbağa, atelet içinde kalan balıkların ölümü, ve yüzme mücadelesi veren farelerin boğulmaması örnekleri var.

 

Olmasını isterken olmayan ve olmamasını iterken olan acı verici ters giden talihsizliklere temas etmekten kurtulmak mümkün değildir ancak uğruna acı çekmeye değer bir hayat ve anlam inşa edilebilir. 

 

Yaşanan tüm bu talihsiz olayları herşeye rağmen bir başarıya dönüştürme seçeneğiniz olduğunu da unutmayın lütfen.

 

Çünkü “Ne dem baki ne gam baki”.

 

 

Söz: Sezen Aksu Müzik: Sezen Aksu Düzenleme: Mustafa Ceceli Bazen daha fazladır her şey Bi’ eşikten atlar insan Yüzüne bakmak istemez yaşamın O kadar azalmıştır anlam O zaman git hemen radyoyu aç Bi’ şarkı tut Ya da bi kitap oku mutlaka İyi geliyor Ya da balkona çık bağır bağırabildiğin kadar Zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor Ama fazla da üzülme, hayat bitiyor bir gün Ayrılıktan kaçılmıyor Hem çok zor, hem de çok kısa bir macera ömür Ömür imtihanla geçiyor Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem, gitmem Unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir Acının insana kattığı değeri bilirim, küsemem Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir Bir şiirden, bir sözden Bir melodiden, bir filmden Geçirip güzelleştirmeden can dayanmıyor Yıldızların o ışıklı fırçası azıcık değmeden Bu şahane hüzün tablosu tamamlanmıyor

Güneş her akşam batıp her gün doğuyorsa

Çiçekler solup solup tekrar açıyorsa

En derin yaralar kapanıyorsa

En büyük acılar unutuluyorsa

Neden korkulur hayatta söyleyin bana

Elbette bazen çiçek açıp bazen solacağım

Elbette daldan dala konup sonra uçacağım

Elbette bazen hızla dönüp bazen duracağım

Elbette bazen söyleyip bazen susacağım

İnanmadım asla inanamam

Her şeyin bir sonu olduğuna

Elbette bugün ağlıyorsam yarın güleceğim

Elbette önce çekip gidip sonra döneceğim

 

 

Hak bir gönül verdi bana, ha demeden hayran olur,

Bir dem gelir şadi olur, bir dem gelir giryan olur.

 

Bir dem sanasın kış gibi, şu zemheri olmuş gibi,

Bir dem beşaretten doğar, hoş bağ ile bostan olur.

 

Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez,

Bir dem dilinden dür döker, dertlilere derman olur.

 

Bir dem çıkar arş üzere, bir dem iner tahtessera,

Bir dem sanasın katredir, bir dem taşar umman olur.

 

Bir dem cehalette kalır, hiç nesneyi bilmez olur,

Bir dem dalar hikmetlere, Calinus ve Lokman olur.

 

Bir dem dev olur ya peri, viraneler olur yeri,

Bir dem uçar Belkıs ile ine cine sultan olur.

 

Bir dem görür olmuş geda, yalın tene geymiş aba,

Bir dem gani himmet ile hem fağfur hem hakan olur.

 

Bir dem gelir asi olur Hak zihnini yavı kılar,

Bir dem gelir ki yoldaşı hem zühtü hem iman olur.

 

Bir dem günahın fikreder dosdoğru Tamu’ya gider,

Bir dem görür Hak rahmetin uçmaklara Rıdvan olur.

 

Bir dem varır mescitlere, yüz sürer orda yerlere,

Bir dem varır deyre girer, İncil okur ruhban olur.

 

Bir dem gelir Musa olur yüz bin münacatlar kılar,

Bir dem girer kibr evine Firavun ve Haman olur.

 

Bir dem gelir İsa gibi, ölmüşleri diri kılar,

Bir dem gelir gümrahleyin yolunda sergerdan olur.

 

Bir dem döner Cebrail’e, rahmet saçar her mahfile,

Bir dem gelir gümrah olur, miskin Yunus hayran olur.

 

Yunus Emre

 

]]>
<![CDATA[Deprem Psikolojisi Webinarı Başladı]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/deprem-psikolojisi-webinar%C4%B1-ba%C5%9Flad%C4%B163fa40713f0d01c8554303b9Sat, 25 Feb 2023 17:14:14 GMT


Kaydolun



]]>
<![CDATA[Psikososyal Destek Hizmetleri İle İlgili Hazırlıklarla Gelişmeleri Sizlerle Paylaşıyoruz.]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/psikososyal-destek-hizmetleri-i-le-i-lgili-haz%C4%B1rl%C4%B1klarla-geli%C5%9Fmeleri-sizlerle-payla%C5%9F%C4%B1yoruz63ee2e6ae18307a05a3520b9Thu, 16 Feb 2023 13:28:24 GMTPsikososyal Destek Hizmetleri İle İlgili Hazırlıklarla Gelişmeleri Sizlerle Paylaşıyoruz.

Merhaba Değerli Meslektaşım Lütfen tüm sayfayı okuyunuz. Çok Önemli.

Seferberliğe hazırlanan meslektaşlarımızla aynı mesleği paylaşmaktan dolayı kendimizi yalnız hissetmiyoruz. Kimseyi de yalnız hissettirmeyeceğiz. Sensiz bir eksiğiz. 6 şubat 2023 Depremi Psikososyal Destek Hizmetleri İle İlgili Hazırlıklarla Gelişmeleri Sizlerle Paylaşıyoruz.


GÖNÜLLÜLÜK 4 bine üzerinde meslektaşımız depremzedelere yönelik psikososyal destek hizmeti için gönüllü formu doldurdu. Koordinasyon açısından kurum üzerinden organize olunması tavsiye edildiği için Gönüllülerimizin başvurusunu koordine etmek üzere için Kızılaya ve AFAD'a da ilettik. Bununla birlikte projelerimize başvurular içinden davet ediyoruz. Gönüllü başvurusu için tıklayınız: https://www.ruhsagligidernegi.org/6subat

Malatya Psikososyal Destek Birimi Faaliyete Başlıyor Malatya'da Yüzyüze Psikososyal Destek Hizmetimiz başlıyor. GÖREVE HAZIRLIK İÇİN ÜCRETSİZ ERİŞİME AÇILAN TRAVMA TEMELLİ PSİKOLOJİ EĞİTİMLERİMİZİN ERİŞİM SÜRESİNİ UZATTIK - 23.02.2023 Depremzedelere yönelik psikososyal destek çalışmalarında görev almak için seferberlik ilan eden meslektaşlarımız tarafından travma temelli psikoloji eğitim videolarımız 2,5 milyonu aşkın izledi. Sizlerden gelen yoğun talep üzerine süreyi bir hafta daha uzattık. Eğitimleri izlemek için tıklayınız. https://www.ruhsagligidernegi.org/6subat

DEPREMZEDELERLE GÖNÜLLÜ PSİKOLOGLARI BULUŞTURACAĞIMIZ İL BAZLI PSİKOSOYALDESTEK RANDEVÜ SİSTEMİ AKTİF EDİLDİ. Depremzedelere bireysel veya grup psikososyal destek vermek isteyen gönüllü başvurusu yapmış meslektaşlarımızın aşağıdaki bağlantıdan sisteme üye olmaları gerekecektir. https://www.ruhsagligidernegi.org/6subat

SÜPERVİZYON VERECEK KIDEMLİ UZMANLARIN GÖNÜLLÜ BAŞVURUSUNU ALMAYA BAŞLADIK. Depremzedelere psikososyal destek veren gönüllülere bireysel veya grup terapisi süpervizyonu vermek isterseniz lütfen tıklayınız. https://www.ruhsagligidernegi.org/6subat

SÜPERVİZYON İSTEYEN GÖNÜLLÜLERİMİZİ HOCALARLA BULUŞTURACAĞIZ.

Depremzedelere psikososyal destek veren gönüllüler olarak bireysel veya grup terapisi süpervizyonu almak isterseniz lütfen tıklayınız. https://www.ruhsagligidernegi.org/6subat TSSB ve PSİKOLOJİK İLK YARDIM TEMALI DÖKÜMANLARA ULAŞMAK İSTERSENİZ TIKLAYINIZ: https://www.ruhsagligidernegi.org/6subat Depremzedelere psikolojik sağlamlık ile ilgili eğitimler izletmek isterseniz onlar için hazırladığımız seminer sayfasına yönlendirmek için tıklayınız: https://www.ruhsagligidernegi.org/6subat Depremzedeleri bireysel ve grup psikolojik destek hizmetlerinden faydalanmak üzere yönlendireceğiniz sayfa için tıklayınız: https://www.ruhsagligidernegi.org/6subat FARKINDALIK Ücretsiz eğitimlerimizden ve süpervizyonlarımızdan daha çok meslektaşımızın istifade etmesi depremzedelere yönelik psikososyal destek çalışmalarının niteliğinin güçlendirilmesi çok önemli. Aşağıdaki gönderinin yorumuna bu imkanlardan faydalanmasını istediğiniz meslektaşlarınızı etiketleyerek bu iyiliğe davet edebilirsiniz. https://www.instagram.com/p/CoXEmqiN7-B

BASIN AÇIKLAMALARIMIZ İÇİN TIKLAYINIZ: https://www.ruhsagligidernegi.org/6subat Site arayüzümüz sizler için yenilendi. Bilgilerinize sunar, çalışmalarınızda kolaylık ve başarılar dileriz. NOT: PSİKOSOSYAL DESTEK HİZMETLERİNE BAŞLAMAK SÜPERVİZYONA BAŞVURMAK İÇİN Siz yani önceden siteye üye olan meslektaşlarımız PsyflixTR adresimizde ki sağ alt kısımda bulunan Canlı Desteğe (1-Gönüllü Psikoterapist olmak istediklerini ve 2-Yaşadığı Şehrin ismi ile) bildirerek aktif olarak depremzedelerin kendilerinden randevü almalarını sağlayabilirler. Siz yani önceden siteye üye olan meslektaşlarımız PsyflixTR adresimizdeki sağ alt kısımda bulunan Canlı Desteğe (1-Gönüllü Süpervizör olmak istediklerini ve 2-Yaşadığı Şehrin ismi ile) bildirerek aktif olarak depremzedelere psikososyal destek veren gönüllü psikologların kendilerinden süpervizyon randevüsü almalarını sağlayabilirler. Üyelik ve panel yönetimi hakkında daha fazla bilgi edinmek için Tıklayınız.



]]>
<![CDATA[Süpervizyon başvuruları başladı]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/s%C3%BCpervizyon-ba%C5%9Fvurular%C4%B1-ba%C5%9Flad%C4%B163ee2dccdecd36f30e57eab1Thu, 16 Feb 2023 13:22:47 GMTDepremzedelere psikososyal destek verecek gönüllü ruh sağlığı uzmanlarına yönelik, süpervizyon verecek kıdemli hocalarımızın başvurunu almaya başladık. Gönüllü psikoterapist olmak isteyen meslektaşlarımıza gönüllü hocalarımız tarafından süpervizyon vereceğiz.


ruhsagligidernegi.org/6subat





]]>
<![CDATA[Deprem Psikososyal Destek Hizmetleri Başladı]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/deprem-psikososyal-destek-hizmetleri63eac0bf2c74e7aaec981910Mon, 13 Feb 2023 23:00:50 GMT





]]>
<![CDATA[PsyFlixTr yayında]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/psyflixtr-yayinda63e582c3aada2c9b4776b24dThu, 09 Feb 2023 23:33:26 GMT

PsyFlixTr yayında



https://video.wixstatic.com/video/a64fbf_092e821d0b1348e09531c2d5bc1e3ac6/720p/mp4/file.mp4



]]>
<![CDATA[Kurumsal Abonelik]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/kurumsal-abonelik63e57ce063a9ee7bf88e69f5Thu, 09 Feb 2023 23:11:23 GMTEğer bir üniversite iseniz,

Bir dernek iseniz,

Hastane iseniz,

Bakanlık ve yaka kamu kurumuysanız,

Yerel yönetimseniz

bir işletme iseniz

eğer bir kurumsanız ve kurumunuzda çalışan, öğrenen, öğreten, gelişime açık

psikologlar, psikiyatristler, psikolojik danışmanlar, sosyal hizmet uzmanları, aile danışmanları, çocuk gelişimciler, psikiyatri hemşireleri vb ruh sağlığı meslek kollarında personelinizin verimini arttırmak istiyorsanız

kurumsal üyelik yapabilirsiniz.

https://www.psyflix.com.tr/kurumsal-abonelik






https://video.wixstatic.com/video/a64fbf_092e821d0b1348e09531c2d5bc1e3ac6/720p/mp4/file.mp4



]]>
<![CDATA[Eğitimlerinizi Yayınlayın, Kazanmaya Başlayın]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/e%C4%9Fitimlerinizi-yay%C4%B1nlay%C4%B1n-kazanmaya-ba%C5%9Flay%C4%B1n63e57c7b285d99f70821a902Thu, 09 Feb 2023 23:07:07 GMTEğer eğitimlerinizi video çeker ve bize yüklerseniz diğer meslektaşlarınız ve ilgililer eğitimlerinizi izledikçe dilerseniz siz de gelir elde edebilirsiniz





https://video.wixstatic.com/video/a64fbf_092e821d0b1348e09531c2d5bc1e3ac6/720p/mp4/file.mp4





]]>
<![CDATA[Artık Her Yerden Öğrenebilirsiniz]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/art%C4%B1k-her-yerden-ogrenebilirsiniz63a8aa4d771b935278247e51Sun, 25 Dec 2022 19:53:49 GMTDünyaca meşhur psikoterapi kuramlarının kurucularının seanslarını izlemek isterseniz zaman ve mekandan bağımsız öğrenmeniz kendi hızınızda...




Bilgisayardan

masaüstü veya dizüstü bilgisayarınızdan


Cep Telefonu Tabletten

mobil cihazlardan


Mobil Uygulamımızda

mobil uygulama linki:



https://video.wixstatic.com/video/a64fbf_092e821d0b1348e09531c2d5bc1e3ac6/720p/mp4/file.mp4



]]>
<![CDATA[Terapi Becerilerinizi Güçlendirin]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/terapi-becerilerinizi-guclendirin63a8aa4d771b935278247e52Sun, 25 Dec 2022 19:53:49 GMTKitap okuyarak yüzme öğrenilmez. Suya girmek lazım.

Aynı şekilde bisiklet sürmek için de bir öğretici yeterli olmaz, pedalı çevirmek için bisiklete binmek gerekir.

Terapi de sadece kitaplardan veya onu anlatan hocalardan dinlemekle yeterli olmayabilir. Seans odasına girmek büyük bir ayrıcalıktır. Dünyaca meşhur psikoterapi kuramlarının kurucularının seans odasına girip onların seanslarını izlemek ve sonrasında bu seanslarla ilgili süpervizyonlarına katılmak ister misiniz?




https://video.wixstatic.com/video/a64fbf_092e821d0b1348e09531c2d5bc1e3ac6/720p/mp4/file.mp4






]]>
<![CDATA[Mesleki Ağınızı Güçlendirin ]]>https://www.kimpsikoloji.net/post/mesleki-aginizi-guclendirin63a8aa4d771b935278247e53Sun, 25 Dec 2022 19:53:49 GMTPsyFlix Blog ile sadece sesinizi tüm dünyaya duyurmakla kalmıyor, aynı zamanda aktif bir online topluluk kurma şansını elde ediyorsunuz. Okuyucuların sitenize kaydolup üye olmalarına olanak vermek için Editör kenar çubuğundan Uygulama Ekle'ye giderek bir Üye Alanı ekleyin.



Üyeler Neler Yapabilir?

Üyeler birbirini takip edebilir, yorum yazabilir, yorumlara cevap verebilir ve bildirim alabilirler. Her üyenin, özelleştirebileceği, kendine ait kişisel bir profil sayfası olur.


İpucu:

Blogunuzun istediğiniz her üyesini yazar olarak ayarlayabilirsiniz, böylece bu üyeler blogunuz için yazı yazabilir. İçeriğinizi arttırmak için çok sayıda yazar ekleyebilirsiniz.







https://video.wixstatic.com/video/a64fbf_092e821d0b1348e09531c2d5bc1e3ac6/720p/mp4/file.mp4






Bunu yapmak için aşağıdaki adımları izleyin:

  1. Üye Sayfanıza gidin

  2. Yazar olarak ayarlamak istediğiniz üyeyi arayın

  3. Üyenin profiline tıklayın

  4. Takip Et düğmesinin yanındaki üç nokta ( ⠇) simgesine tıklayın

  5. Yazar Olarak Ayarla'yı seçin.

]]>